Yamaç paraşütü, trekking, dağcılık, hayatta kalma, dağ bisikleti, atıcılık gibi sporlarla profesyonel olarak uğraşmama, bunlardan hayatımı kazanmama rağmen
İlk lisanslı ve aktif spor hayatım paraşüt sporu olmuştur. Asıl branşım diyebilirim. 1992 senesinde T-10 askeri paraşütlerle Türkkuşu Paraşüt Okulu Eskişehir İnönü Hava Eğitim Merkezi’nde başlayan
paraşüt hayatım, çeşitli kanat tip serbest atlayış paraşütleri ile atlayışlarımla halen devam etmektedir. En üst seviye lisansa sahibim ve 2011 itibari ile tam 19 seneyi devirdim. 15 şampiyona katılımım var.
Benim için her şey bir yana serbest atlayış, yani skydiving bir yana..
Şimdi size kısaca gökyüzünde inanılmaz bir hızla yüzmeyi ve dalma sporunu anlatacağım.
Paraşüt, bir hava aracından insan veya malzeme atmada kullanılan güvenli iniş malzemesidir. Zorunlu veya keyfi sebeplerle boşluğa atladıktan sonra atlayan kişinin veya askeri maksatlarla savaşta
nakliye amacı ile malzeme indirmesinde silah, araç ve gereçlerin en düşük darbe ile yere güvenli inişini sağlamak için kullanılır. Bu paraşüt ile ilgili temel bilgidir.
Paraşütler kubbe veya kanat tip olmak üzere iki temel yapıdadırlar. Kendi içlerinde kumanda, performans ve kullanım özelliklerine göre çeşitli tiplere ayrılırlar.
Askeri veya diğer indirme maksatları ile kullanılan paraşütler genellikle kubbe tiptir ve kumandalı uçuş özellikleri genelde yoktur. Bu paraşütler normalde uçaktan çıkış anında otomatik sistemle açılırlar.
İnsan veya malzeme boşlukta bir süre düşmezler. Yapılan iş askeri tip paraşütçülüktür.
Bizim konumuz ise kanat tip, kumandalı uçuş ve süzülme kabiliyeti olan paraşütlerle yapılan sportif atlayışlardır. Yani serbest paraşütçülükte kullanılan paraşütlerle. Bu paraşütlerle yapılan skydiving sporunda
uçaktan atlandıktan sonra saatte ortalama 200 km. hızla boşlukta düşülmekte, sonra da belirlenen irtifada paraşüt paraşütçü tarafından elle açılmakta ve dolan paraşütle süzülerek inişe geçilmektedir.
Skydiving, “Gökyüzü Dalışı” anlamına gelir. Skydiver da “Gökyüzü Dalıcısı” demektir. Bizdeki adıyla da “Serbest Paraşüt” sporudur. Extreme sporlar, yani sıra dışı sporlar sınıfına girer. Uçaktan boşluğa atlanır,
200 km. hızla düşülür, bu arada havada çeşitli hareketler yapılır ve açma zamanı gelince de paraşüt açılarak bu sefer de açık paraşütle çeşitli hareketler yapılarak yere yaklaşılır ve zamanı gelince de kuş gibi inilir.
İşte bu serbest paraşüt sporu olan skydiving’dir. Vücudumuzla gökyüzünde dalmak ve uçmaktır. Boşlukta düşüş sırasında yüksek düşüş sürati sayesinde eğitimli bir paraşütçü istediği hareketleri,
kayışları, dalışları vereceği kumandalarla rahatlıkla yapabilmektedir.
Günümüzde serbest paraşüt sporu ileri teknoloji ürünü ve yüksek kabiliyetli malzemeleri sayesinde paraşütçüler havada ileri kayışla yüzlerce metre, hatta irtifaya bağlı olarak birkaç kilometre
paraşüt açmadan uçabilmektedir. Bunu Wing Suit denilen kol altı ve bacak arası perdeleri olan özel bir tulumla gerçekleştirmektedirler. Bu atlayış “Bird Man” atlayışı olarak bilinir.
Açılış sürati çok yüksek olan özel paraşütler ile de çok alçak irtifası olan yerlerden BASE (Buldings-Antennas-Spans-Earth) adı verilen sıra dışı atlayışlar yapılabilmektedir.
Skydiving ciddi bir eğitim ve özel çalışmalar gerektirir. Yüksek risk grubu sporlarından olduğu için gerçek bir adrenalin sporudur. Ancak tüm bunların yanında bu spora başlayan ve sürdüren insanlarda hormonal
ve ruhsal bağımlılık görülmektedir.
Tüm bu bilgilerin ışığında şunu söylemek gerekir ki; Skydiving, yani serbest paraşüt sporu insanın gökyüzünde vücuduyla yaptığı en etkin uçuşu sağlar.
Uçuşun ve rüzgârın tümüyle hissedildiği gerçek bir deneyim sunmaktadır bize.
Adrenalin, tutku ve macera... Hissettirebilmek ümidiyle...
Paraşütü kuşandığım an başlayıp, atlayana kadar süren heyecanım, kapıdan kendimi boşluğa bırakıp, yere inene kadar süren bir adrenalin saldırısı ve tekrar yeni bir atlayış anı gelsin diye kıvranarak yaşadığım
bir sıkıntı ve özlem süresi.
Atlayış anı mı? Bu yazı Kutsal Zafer Şahin'e aittir
Atlayış yapmak için uçağa yaklaştığın ve bindiğin anda yavaş yavaş tatlı bir heyecan ve sevinç kaplar içini, uçak ilerlemeye başladığında derin bir nefes alırsın ister istemez,
kalbin de heyecanlanmaya başlar bu sırada. Havalanma anı başında tatlı ve anlık bir boşluk hissi yaşarsın, tarif edilmez bir hazdır. Uçak yükseldikçe yeryüzü o kadar güzelleşir ki seyrine doyamazsın.
Dev bir yuvarlağın üstündesindir, “evet, dünya yuvarlak” dersin. İşte bu sırada adrenalin, süratle vücuduna yayılmaya ve kendini sana hissettirmeye başlamaktadır. Hele birde uçağın kapısı açılıp da,
senden önce atlayanları izlemek... Sıra sana geldiğinde neredeyse uç noktaya gelir heyecanın ve isteğin. Kapıdan baktığında derin bir nefes ve hop, yallah aşağı…
Düşünsenize uçağın kapısından boşluğa atlıyorsun ve tarifi ancak yaşanır bir güç ve hıza ulaşıyorsun. Pervane rüzgârı ve akabinde anlık bir boşlukla durma arasında bir his, sakin bir sessizlik,
sonrada müthiş bir hız ve kendi hızının rüzgârı içinde süratle aşağı çekilmekle, düşmek arasında işte öyle bir şey… Zavallı insanlar gibi boşluğa düşmüyorsun, isteyerek ve tutkuyla boşluğa atlıyorsun;
sadece vücudunla saatte 200 km. hızla ve 50 saniye boyunca. Adeta beyninden geçen düşünceler bile vücudun kumanda almasını sağlıyor. Altimetrene bakıyorsun ve açma irtifan gelince de paraşütünü açıyorsun
ve boşlukta bir süre daha yeryüzünü seyrediyorsun. Seni sadece kendin duyuyorsun, sadece sen ve rüzgâr. Yere yaklaşırken zevkli bir baş dönmesi benzeri bir his yaşarsın ve yere indiğinde de tatlı bir sarhoşluk
ve rahatlamanın getirdiği bir mutluluk tüm vücudunu kaplar. Sonra… bir daha… bir daha… diye sabırsızlanıyorsun. Bağımlılık oluyor sanki.
Adrenalin ve tutku dolu bir macera yaşıyorsun. Bilmem hissedebiliyor musunuz?
Kutsal Zafer Şahin - 22 Ocak 2011, Cumartesi
Serbest Paraşüt Sporcusu
FAI/D-651